Esnafın Gözünden Gezi

                                                                                       Cansu Kaşıkçı ⎜ Gizem Aysel ⎜ Halit Taşcan
Mehmet Ali Yavuz ⎜ Muhammet Tunç ⎜ Yağmur Taşdemir

Türkiye’de Gezi Parkı eylemleriyle birlikte başlayan süreç, Gezi Parkı’nın polis tarafından boşaltılmasının ardından parklarda akşamları yapılan forumlarla devam ediyor. Kuşkusuz bu eylemlerden en çok etkilenenlerden biri de Taksim esnafı. Eylemlere destek veren, eylemcilere kapılarını açan esnaf olduğu gibi eylemlere ve eylemcilere karşı olan esnaf da vardı. Ancak her iki tarafın ortak fikri ise,  bu eylemlerin esnafı yaz boyunca etkileyeceği yönünde…IMG_0556

28 Mayıs tarihinde başlayan ve özellikle 31 Mayıs’ta polisin eylemcilere sert müdahalesinden sonra tüm Türkiye’ye yayılan Gezi Parkı Olayları, herkesi etkilediği gibi esnafı da etkiledi. Kimisi olayların ne olursa olsun haklı bir çerçeveyi kapsadığını ifade edip söylese de kimisi de olaylarda çeşitli kayıplarının olduğunu dile getiriyor. “Diren Gezi” kodu, herkes gibi onlar içinde bir sürü anlam ifade ediyor. Tüm Türkiye’ye dalga dalga yayılan bu kodun çağrışımı bazı esnafa göre demokrasinin habercisi, bazı esnafa göre de uzunca bir süre kepenk kapatmanın. Onlar için kapatılan her bir kepenk o gün yapılamayan karın, ödenemeyecek olan borçları temsil ediyor. Çoğunun korkusu da tam burada başlıyor. Kimi esnaf olayları vatandaş olarak desteklese de, esnaf olarak içerisinde yer almak istemiyor. Çünkü para kazandıkları yer bir şekilde devletin kurumlarından geçiyor. Beyoğlu’nda bir işletmenin sahibi olan Yılmaz Ö. , olaylar sırasında zarar gören bir esnaf. Olayları desteklememesinin nedeninide biraz da buraya bağlıyor. Yılmaz Bey, ”Neden destekleyeyim ki işlerim durdu 20 gün tezgah açamadım. Dolayısıyla ödemelerimi yapamadım. Bu durum hastalanmama bile neden oldu” şeklinde konuştu.

”Vatandaş olsaydım geziyi desteklerdim”

Yıllardır geçimini buradan sağlayan Yılmaz Bey, polisin sert müdahalesine de maruz kalmış. Gezi’yle ilgili düşüncelerini sorduğumuzda önce düşüncelerini ifade etmek istemiyor. Yılmaz Bey,“Bugüne kadar gördüğüm en uzun süreli ve şiddetli geçen olaylardan biri Taksim Gezi Parkı Olayları. Aslında esnaf olarak biz bunun olacağını ve olayların bu raddeye geleceğini anlamıştık. Ancak yine de sağduyulu bir şekilde beklemeyi tercih ettik. Olaylar patlak verdikten sonra esnaf olarak bizde zarar görmeye başladık. Başta konuşma yapmak istemememin gerekçelerinden biri de buydu. Ben sıradan bir vatandaş olsam belki bu olayları desteklerdim. Ama burası benim ekmek kapım ve bir şekilde devletten geçiyor yolum. Şimdi kalkıp isyan etsem, olaylar bittiğinde ben burada nasıl durabilirim” şeklinde düşüncelerini ifade ediyor.

“Olayların ilk günü ile son günü aynı değil”

Yılmaz Bey, yıllarca çalışmanın, emeğin bu günlere gelmesindeki en önemli etken olduğunun sık sık altını çiziyor. Ekmek teknem, diye ifade ettiği küçük dükkânından başka evine ekmek götürebileceği bir yerin olmadığını vurguluyor. Olayları desteklememesindeki en büyük etkenin de en başta bu, daha sonra da eylemlerin amacından çıkması olduğunu belirtiyor. Bunun sadece kendi düşüncesi olduğunu ifade eden Yılmaz Bey, “Olayların ilk günü ile son günleri arasında dağlar kadar fark var. Bunda şüphesiz polisin ilk günlerde uyguladığı şiddetin etkisi büyük. Ancak daha sonra yapılan müdahaleler bana göre çok yanlış değil. Çünkü eylemcilerin içinde art niyetli büyük bir kesimde mevcut. Ve bu kesim ‘Sık Bakalım’ sloganları ile polisi üzerlerine çekip, sonra masum vatandaşı öne sürüyorlar. Kendileri zaten bunun tedbirini aldıkları için masum vatandaş kadar zarar görmüyorlar” şeklinde konuştu.

“Çocukluğum orada geçti”

Yılmaz Bey, başlangıçta destekliyor Gezi Parkı’nda başlatılan gösterileri. Ancak daha sonra esnaf olarak da, bireysel olarak da desteğini çekiyor. Yılmaz Bey; “En başta olumlu bir yaklaşımım vardı, olması gereken bir durum olarak görüyordum ama daha sonra olay kendi içeriğini aştı diye düşünmeye başladım. Bunu düşündüren en büyük sebeplerden biri de gördüğüm ve yaşadığım olaylardı. Mesela geçen Cumartesi günü… Cumartesi günleri buraya her kesimden insan geliyor. On kişi burada eylem yapsa da iki yüz kişi gibi görünüyor. İnsanlar bu tarafa doğru yürüyüp hareket halindeler hep zaten. Öyle olunca yanların da birkaç kişi varmış gibi görünüyor. Yani söylemek istediğim şey şu; olayı çarpıtmak isteyenler de var bu kalabalığın içinde. Desteklememelerine rağmen kalabalığı kullananlarda… Sosyal medya aracılığıyla da insanlar takip etmiştir belki yeniden bir polis müdahalesi oldu. Bundan zarar gören pek çok turist, masum vatandaş oldu. Esnaf olarak ben de etkilendim. Çünkü evime gitmek istedim. Ancak olayların arasında kaldım.  Polis beni de eylemcilerden sanıp biber gazı attı. Zaten olaylar başladığından beri yoğun bir şekilde biber gazına ve gaz bombalarına maruz kalıyoruz. Bu durumda içinde bana göre provokatörlerinde olduğu bir eylemi nasıl destekleyebilirim? Kaldı ki olay Gezi Parkı’ndaki ağaçlar olsaydı evet desteklerdim. Çünkü çocukluğum, hayatım hep orada geçti” dedi.

Halkın istekleri dikkate alınmalı

Yılmaz Bey, parkın yıkılmasını istemediğini fakat yerine daha güzel bir alternatif yapılırsa bunuda desteklediğini belirtiyor. Devletin bu konudaki tutumunu çok sert karşılamadığını ifade eden Yılmaz Bey, yapılan iyileştirmelerin esnaf olarak kendini olumlu yönde etkilediğini ekliyor. Büyük olayların ancak sağduyuyla atlatılabileceğini dile getiren Yılmaz Bey; “Aslında parkın yıkılmasını istemem ama alternatif olarak daha iyi bir şey yapılırsa desteklerim, zaten Taksim’in merkezi orası, başka bir yer yok. Alternatif olarak da bence Topçu Kışlası olabilir ama içerisinde büyük bir ormanlık alan bulunan bir Topçu Kışlası olmalı. Yapılan alternatif daha güzel olacaksa yapılsın ancak AVM ve binadan oluşturulacaksa park ve yeşil alan kalmayacaksa zaten protestoya devam edilmeli. Ancak protestolar devam edilirken de sağduyu terk edilmemelidir. Esnafa zarar verilmemelidir. Hükümette halkı dinleyip, onun istekleri doğrultusunda hareket etmelidir. Mesela böyle bir değişiklik yapılırken halka sorulup, halkın istekleri doğrultusunda bir şeyler yapılmalıydı’’ şeklinde konuştu.

GEZİ SEBEP GÖSTERİLMEMELİ

Gezi Parkı’ndaki olaylarda çok sayıda eylemciye yardım ettiğini dile getiren  Fahri Ş. ,  ‘Onlar bizim çocuklarımız sessiz kalamayız’ şeklinde konuştu.  Fahri Bey, eylemlerin esnafın zararına indirgenmemesi gerektiği ve olayların ülke demokrasi adına önemli bir adım olduğunu belirtti.

IMG_0561

Yaklaşık 25 yıldır Taksim’de esnaf olan Fahri Ş. , ömrünü adamış küçük dükkanına… Kimler geçip gitmemiş ki o küçük dükkandan. Ünlü sanatçılar, akademisyenler, milletvekilleri, iş adamları… Hepsi ayrı birer hatıra katmış Fahri Bey’e ve küçük dükkanına. Onun tabiriyle Şen’in ekmek kapısını kendi çalışkanlığı ve ilkeleri dükkan yapmış, devlet politikaları değil. Belki de bu yüzdendir ilkelerine bağlılığı… Çünkü bunca yıl haksızlık ne varsa karşısında durmuş. Emek, Cumartesi Anneleri, kadın hareketleri daha nicesi… Hepsinde haksızlığa karşı bir duruşu olmuş Fahri Bey’in.  Bugün yine kendine göre haklılığı savunuyor ve ekliyor; ‘’Gezi olayları 90 sonrası kuşağın, 80’lerin yarattığı otosansüre maruz kalmadığının ve baskıya karşı susmayacaklarının örneğidir.  Bu yüzden gezi olaylarındaki bakış açısı çok önemli. Hasan Pulur’un  da dediği gibi  bu olay tamamen halka mal edilmelidir. Partiler kesinlikle alanlardan çekilmeli ve siyasi rantlarını oraya taşımamalıdır. Ayrıca iktidar partisi yasal sürecin gerekliliklerini uygulamalıdır. Tüm yasal sürece rağmen park yıkılıyorsa bu meşru değildir. Bu yüzden mücadele verenler son derece haklıdır. Esnaf olarak sonuna kadar destekliyorum’’. Şen, olaylarda esnafların etkilenmemesinin imkansız olduğunu, fakat olayların esnafın zarar gördüğü üzerinden yürütülmemesi gerektiğini belirtti. Fahri Bey, ‘’Bu son derece sancılı bir süreçtir. Elbette ki işletmelerin, vatandaşın etkilenmemesi imkansızdır. Tarihe baktığımızda bu gibi direnişlerde halk, masum insanlarda dahil olmak üzere herkes bir şekilde etkilenmiştir. Ancak sadece esnaf etkilendi demek oldukça yanlış bir tabirdir’’ şeklinde konuşurken alanları dolduranların bir çoğunun kadın, çocuk olmasının yanı sıra işçi kökenli olduğuna dikkat çekti. Esnafında bu yüzden emeğin yani işçinin yanında olması gerektiğini belirtti.

Dükkanıma ihanet etmiş olurdum

Yıllardır bu gibi eylemlerin Taksim’in önemli konumundan dolayı, Taksim’de gerçekleştiğini, ancak bu denli şiddetin yoğun olduğu bir dönemin yaşanmadığını dile getiren Fahri Bey; ‘‘Burada esnafın hepsi de bilir. Sürekli eylemler gerçekleşmektedir. Gezi Parkı Olayları’na bu denli tepki göstermek son derece yanlıştır. Çünkü göstericilerin kendi müdafaası söz konusu. İnsanlar polisin sert müdahalesi olmadan önce orada kitap okuyup, şarkılar söylüyorlardı. 31 Mayıs’ın gecesinde sabaha kadar yapılan müdahale tam bir vahşet örneği. Demokrasi olan ülkelerde böyle bir durum kesinlikle söz konusu olamaz. Polisin müdahalesinin ortadan kalktığı günlerde, eylemlerde gayet sakin bir ortam söz konusu. Bu bir tesadüf değil’’ dedi. Gezi eylemlerinde bir çok göstericiyi koruyan ve dükkanına alan Şen; ‘‘ Böylesine vahşet dolu bir müdahalenin olduğu bir yerde seyirci kalamazdım. Yoksa dükkanıma da 25 yıla da ihanet etmiş olurdum. O çocuklar düşman değil, bizim çocuklarımız. Bende çok sayıda gaza maruz kaldım. Ancak bu durum olayların haklılığını göz ardı etmemi sağlayamaz. İşlerim tabi ki bozuldu, ancak özgürlüklerimiz geri gelecekse varsın 20 gün dükkan kapalı kalsın’’ dedi.

 
Türkiye için önemli bir adım

İşlerinin en azından bu yaz için düzelmeyeceğine satışlarının nerdeyse yarı yarıya indiğini belirten, Fahri Bey; ‘‘Yaz sezonu için olumsuz bir etkilenme yaşadık birçok telefon aldık ve gruplarımız iptal oldu. Bunun birçok sebebi var. Ne olursa olsun biz burada gaza maruz kalıyoruz. Yurtdışından gelen bir çok insan bunu göze almak istemiyor. Kendilerince haklılar. Çünkü olaylar bazen tehlikeli bir boyuta kayabiliyor. Beyoğlu esnafı bu tür olaylara alışıktır dediğim gibi, burada ki esnaflar mutlaka yapılan her yürüyüşten en az birine katılır ama olaylar amacından saparsa,esnafta desteğini çeker haklı olarak. Olaylarda bu kadar şiddetli bir müdahale olmasaydı ve farklı amaçlarla gelen kötü niyetli kimseler göstericilerin arasına karışmasaydı olay bu kadar büyümezdi ve biz esnaflar olarak bu şeklide büyük bir zarar görmezdik. O zaman doğal olarak esnafın desteği artabilirdi’’ şeklinde konuştu. Esnafın durumunun gelecek için karışık bir durumda olduğunu belirten Fahri Bey, olayların Türkiye için önemli bir adım olduğunu vurguluyor. Bu gelişmede de bu tip şeylerin yaşanabileceğini ve olayların umutları yeşerttiğini belirtiyor. Fahri Bey’e göre tüm kayıplara rağmen, olması gerektiği gibi Taksim’de hayat devam ediyor.